Akdeniz 4. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, Girne, Cyprus (Kktc), 24 - 25 April 2021, pp.179-183
Bu çalışmada aile terapisinin ne olduğu ve tarihsel gelişimi, aile terapisine hangi koşullarda
ihtiyaç duyulduğu ele alınmıştır. Ayrıca aile terapilerinde ikinci kuşak aile terapisi olarak
bilinen Milan Sistemik aile terapisi, çözüm odaklı aile terapileri ve öyküsel aile terapilerinin
tarihsel gelişimi, nasıl yapıldıkları, olumlu ve olumsuz yönleri, öncü isimleri, literatürdeki
eleştirileri ele alınmıştır. İkinci kuşak aile terapi türlerinde amaç bireyleri sistem olarak ele
alarak sistemin işleyişini bozan noktayı tespit edip sorunu çözmektir. Buna göre Milan Sistemik
terapi sistemi; semptomların ortadan kaldırılmasından çok, sistemik bağlarının tespitini,
sistemdeki döngüsel etkileşimlerin kavranmasını ve bu durumda semptomların geçici olarak
var oluş zorunluluklarının açıklanmasına odaklanmaktadır. Sistemik terapisi aslında aklın, yani
metal olgunun sosyal olguyu yansıttığını söyler. Milan sistemik aile terapisinde psikoterapist
sistemin bir parçası olmaya teşvik eder. Ayrıca terapide olumlu geri bildirim, seans sonunda
ilişki reçetesi verilmesi, görüşmenin ayda bir defa yapılması da bu modele özgüdür. Çözüm
odaklı aile terapisi ise soruna değil çözüme odaklanması ile stratejik terapilerden ayrılır. Çözüm
odaklı terapide amaç; aile üyelerinin sorunun çözümüne katkı vermesinin sağlanmasıdır. Bunun
için işlevsel durumlara odaklanılır, somut ve ulaşılabilir hedefler belirlenir ve ailenin kaynakları
geliştirilir Çözüm odaklı terapilerde terapistin rolü oldukça önemlidir. En önemli görevi de
ailenin bu terapi sürecinde ne kadar aktif olacağını belirlemektir. Terapi esnasında terapist,
danışanlarının terapi sürecine dahil olmasına yardımcı olur. Ayrıca terapist müdahale esnasında
aile bireylerinin cinsiyet rollerini her zaman göz önünde bulundurur. Fakat rolleri olduğu gibi
kabul etmek yerine bu rollerde ufak değişiklikler yaparak çözüme gitmeyi kolaylaştırır.
Öyküsel aile terapisinde ise amaç aile inançlarını tekrar yapılandırmaktır. Ailenin işleyiş
sistemini açıklayarak yeniden değerlendirilmesi konusunda yardımcı olmaktır. Bu noktada da
kişilerin bir tema çerçevesinde hikaye oluşturması ve isteklerinin netleşmesi amaçlanır. Öte
yandan bu terapiler iyi aile gibi kavramlara sıkışıp kalmamışlardır. Psikanalitik kuramlar gibi
mistik ve gizli bir havası da yoktur. Gözlemci terapi sürecinin içindedir. Kayıt cihazlarının
kullanılması da bu terapi sisteminin güvenilir ve disiplinli olmasına sebep olmuştur. 2. Dünya
Savaşı ardından aile terapileri içerisinde ağırlığı hissedilen ve saygı görülen ikinci kuşak aile
terapileri halen günümüzde geçerliliğini devam ettirmektedir.