Şehir ve Düşünce, no.19, pp.112-127, 2022 (Peer-Reviewed Journal)
Şehir ve çömlekçilik! Ne kadar alâkasız geliyor değil mi?
Sanki sanat şehrin,
zanâat ise köyün,
kasabanın ürünüymüş gibi. Oysa ne güzel olurdu
sanatın da zanâatın da estetik ve
kültürel bütünsellikle kırsaldan
şehre, şehirden kırsala birlikte yürümesi. Ülkemizin eşsiz arkeoloji
ve etnografi zengini coğrafyasının
belki de en öksüz zanâatıdır geleneksel çömlekçilik. Yanı sıra, ilk
endüstriyel üretimdir, çağdaş seramik endüstrisinin, modern seramik sanatının ilk çıkış noktasıdır. Arkeologların deyişiyle yazısız
zamanların dilidir. Çömlekçi çarkı öylesine değerli bir buluştur ki,
ilk endüstriyel üretimdir, Childe,
çömlekçi çarkının devinimli tüm
araçların ilham kaynağı olduğunu öne sürer. Her şeyden önce,
Platon’dan günümüze tüm semavi dinlerde dört temel yaşam elemanı (Anâsır-ı Erbaa/Dört Unsur)
olarak kabul gören, “hava, su, toprak ve ateşin” insan mârifetiyle bütünleşik bir yapıda oluşturduğu
pişmiş toprak (çanak çömlek) üretimi, günümüzde direnerek de olsa yaşayan yaklaşık 9000 yıllık bir
Anadolu kültürüdür.