7. İnternational Conference On Economics & Social Sciences Kyrenia, Girne, Cyprus (Kktc), 7 - 08 May 2022, vol.1, pp.169-179
20. yüzyıl Türk şiirinde
içe dönük, fizik ötesi duyuş ve düşünüşleri benliğinde derinleştirerek dile
getiren Necip Fazıl Kısakürek, kendine özgü bir şiir kurar. Onun yer yer
dramatik bir form kazanan şiiri, insan beninin
açmazlarını, bunalımlarını, varlık alanıyla çatışmalar ağını ifade alanına
taşır. O, daha ilk şiirlerinden itibaren kendisiyle ve dış dünyayla uyum
içerisine giremeyen insanın yaşadığı gerilimin şairi olarak belirir. Bununla
birlikte 1924’te Millî Mecmua’da
yayımlanan fakat kitaplarına girmeden kalan “Rüzgârda Sesler” şiiri, onun
estetiğinin önemli tarafıyla dışında kalır. Gerek form ve gerekse içerik
bakımından farklı bir yapıda beliren söz konusu şiir, şairin gençlik döneminin
arayışlarının yahut kalemini farklı bir estetik alanda deneme arzusunun sonucu
varlık kazanmış görünmektedir. Dönemin memlekete yöneliş kalem ürünleriyle ve
Nâzım Hikmet şiiriyle benzerlikler gösteren “Rüzgârda Sesler”, onun kendi şiir
estetiğinden de izler taşır. Bu bildiride Necip Fazıl’ın teatral ve öyküleyici
nitelikleri de olan “Rüzgârda Sesler” şiiri, şairin kendi şiir estetiği ve Türk
şiir geleneği bağlamında inceleme konusu yapılacaktır.
Anahtar
Kelimeler: Necip Fazıl Kısakürek, şiir, “Rüzgârda Sesler”, şiir
estetiği.